büyük depremin birinci yılında hukukçular

Büyük Depremin Birinci Yılında Hukukçulara Düşen Görevler

Büyük Depremin Birinci Yılında Hukukçular

Toplumun tamamı veya belli kesimleri için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran, normal hayatı ve insan faaliyetlerini durduran veya kesintiye uğratan, etkilenen toplumun baş etme kapasitesinin yeterli olmadığı doğa, teknoloji veya insan kaynaklı afetlerin en önemlilerinden bir tanesi de deprem. 

06.02.2023 pazartesi günü saat 04.17’de Kahramanmaraş ili Pazarcık ilçesinde 7.7 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmiş, bu depremden dokuz (9) saat sonra, saat 13.24’de Kahramanmaraş ili Elbistan merkezli 7.6 büyüklüğünde bir büyük deprem daha oldu. Birisi Kuzey Anadolu fayı, diğeri Doğu Anadolu fayı olan iki fayın kırılması sonucu Kahramanmaraş-Hatay arasında on bir ili doğrudan etkileyen bu afet bölgede ciddi bir yıkımı da beraberinde getirdi.

T.C. İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından hazırlanan Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) kapsamında depremlerin seviyesi 06.02.2023 tarihinde saat 05.02’de 4.seviye olarak ilan edilmiş, arama ve kurtarma için uluslararası yardım çağrısında bulunuldu.

Aradan geçen bir yıllık sürede, ağır bilanço ortaya çıktı. İçişleri Bakanlığı tarafından yakın zamanda yapılan bir açıklamada; 14 milyon vatandaşımızın yaşadığı 120 bin km2’lik bir alanda 11 il, 124 ilçe, 6.929 köy ve mahallede ağır yıkımlara neden olan depremler sonucunda 53 bin 537 vatandaşımız hayatını kaybederken 107 bin 213 kişi de yaralanmış, 38.901 bina ise yıkılmıştır. 

Bakanlık kayıtlarına göre; deprem bölgesinde 2 milyon 302 bin binada ve 6 milyon 227 bin bağımsız bölümde hasar tespiti yapılmış, 60 bin 421 acil yıkılacak tespiti yapılan bina ile yıkık binaların enkazları kaldırılmıştır. 

Deprem bölgesi için en öncelikli husus, yurttaşların barınma ihtiyaçlarının ivedilikle, kalıcı konutlar ile giderilmesi olup bu çerçevede “hak sahipliği” süreçleri konusunda yapılan işlemler de şu şekilde açıklanmıştır; 30 Mayıs 2023 tarihinde başlayan hak sahipliği sürecinde 389 bin konut, 40 bin 658 işyeri ve 11 bin 531 ahır olmak üzere toplam 441 bin 567 hak sahipliği belirlemesi yapılmış ve buna göre toplam 250 bin bağımsız bölüm yapımı için ihale düzenlenmiştir.

Afet Hukuku ve Doğru Sorular İçin Kızılhaç Yaklaşımı

Son yıllarda giderek yıkıcı etkisini artıran afetlerle mücadele kapsamında ayrı, bağımsız bir hukuk alanı olma noktasında ilerleyen “Afet Hukuku”, ulusal mevzuatlarda da bu bütüncül bakış açısı ile ele alınmaya başlamıştır.

Bu kapsamda, o dönem mevcut yasal düzenleme ve kurumların yetersizliğinin 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi ile ortaya çıkması sonrasında, 2009 yılında çıkarılan 5902 sayılı Kanun ile farklı bakanlıklar bünyesindeki kurumlar kapatılıp, Başbakanlığa bağlı “Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı” (AFAD) kurulmuştur. Son olarak, 15 Temmuz 2018’de yayınlanan 4 nolu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile İçişleri Bakanlığı’na bağlanan AFAD’ın temel görevleri;

  • afet ve acil durumlar ile sivil savunmaya ilişkin hizmetlerin ülke düzeyinde etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi için gerekli önlemlerin alınması, 
  • olayların meydana gelmesinden önce hazırlık ve risk azaltma, 
  • olay sırasında yapılacak müdahale, 
  • olay sonrasında gerçekleştirilecek iyileştirme çalışmalarını yürüten kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonun sağlanması, 

olarak belirlenmiştir. Belirtilen temel amaçlardan da anlaşılacağı üzere, 

  • afet öncesi hazırlık, 
  • afet esnası ve sonrası süreçleri etkili bir şekilde yönetmek,

şeklinde ortaya konulan kamu hizmetinden sorumlu kamu kurumu AFAD’dır. Bu sorumluluk kapsamında, 7269 sayılı “Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun’un 2.maddesine dayalı olarak Bakanlar Kurulu’nca 22.01.2018 tarihinde alınan karar ile ülke ölçeğinde deprem tehlikesinin tespit edilmesi ile başta yeni yapılacak binaların deprem tehlikesine karşı tasarımı ve mevcut binaların değerlendirilmesi olmak üzere deprem risk azaltma faaliyetlerinde etkin kullanımının sağlanması amacıyla Türkiye Deprem Tehlike Haritası ve buna ilişkin parametre değerleri tespit edilerek, anılan harita ve karar 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe girmek üzere 18 Mart 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. Ayrıca “Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği de aynı tarihli RG’de yayımlanmış olup, eş zamanlı olarak yürürlüğe girmiştir.

01.01.2019 tarihi itibariyle yürürlüğe giren Türkiye Deprem Tehlike Haritası’na göre Türkiye’nin önemli bir bölümünün 1 ve 2. derece deprem bölgesinde olduğu görülmektedir. Bu belirleme kapsamında AFAD Koordinasyonu’nda İl Afet Risk Azaltma Planları (İRAP) hazırlanmış ve ilan edilmiştir. Bu İRAP’larca ortaya konan çerçevede 2022 yılı için “Kırmızı Eylemler” belirlenmiş, hangi iş ve eylemlerden hangi kurum ve kuruluşların sorumlu/görevli olduğu gösterilmiştir. 

Afetler için genel/doğrudan sorumlu bir kamu kurumu/biriminin belirlenmesi ve yukarıda aktarılan çalışmaların yapılması, uluslararası afet hukuku yaklaşımının genel hatlarıyla benimsenmesi anlamına gelmektedir.

Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonu (IFRC-International Federation of Red Cross and Red Crescent Socities) tarafından, afet riskinin azaltılması ve afetlere karşı yasal hazırlık için etkili yasal çerçeveler geliştirerek insan savunmasızlığının azaltılması amacıyla Afet Hukuku Programı (DLP) oluşturulmuştur. Bu program,

  • afet hukuku konularında hükümetlere teknik yardım sağlamak için Kızılhaç/Kızılay Ulusal Dernekleri (Ulusal Dernekler) ve diğer ortaklarla işbirliği;
  • ulusal Derneklerin ve diğer paydaşların afet hukuku konusunda kapasitelerini geliştirmek ve
  • yaygınlaştırma, savunuculuk ve araştırma,

olmak üzere üç temel alanda çalışma yapmaktadır. Bu kapsamda Afete Hazırlık ve Müdahale Kontrol Listesi hazırlanarak 2019 yılında yayınlanmıştır. Kanun koyucuların ve uygulayıcıların dikkate alması için önerilen on temel sorunun önceliklendirilmiş listesi, sadece özel yasaları değil, aynı zamanda farklı hükümet düzeyleri arasındaki kurumsal düzenlemeleri, finans ve kaynak yönetimini, yasal kolaylıklar ve koruma gibi temel işlevleri yönetmek için kritik olan diğer sektörel yasa ve yönetmeliklerini de kapsamaktadır.

Bu kapsamda hazırlanan ve afet hukukunun temel noktalarına işaret eden “The Checklist on Law and Disaster Preparedness and Response” kontrol listesindeki on temel soru şunlardır;

  1. Ülkenizin yasaları, afete hazırlık ve müdahale için güçlü bir kurumsal çerçeve oluşturuyor mu?
  2. Ülkenizin yasaları etkili bir afet riski finansman stratejisinin uygulanmasını destekliyor mu?
  3. Ülkenizin yasaları, eğitim, öğretim ve tatbikatlar yoluyla acil durum planlaması ve farkındalığı üstlenmek için açık yetkiler ve kaynaklar sağlıyor mu?
  4. Ülkenizin yasaları, afetlerin etkilerini azaltmak için etkili erken uyarı ve erken müdahaleyi kolaylaştırıyor mu?
  5. Ülkenizin yasaları, farklı risk dereceleri ve türlerine göre uyarlanmış ve orantılı olan “olağanüstü haller” ve “afet halleri” oluşturuyor mu?
  6. Ülkenizin yasaları afete hazırlık ve müdahale için uygun yasal olanaklar sağlıyor mu?
  7. Ülkenizin yasaları, afet nedeniyle yerinden edilme ve planlı yeniden yerleştirme konularını ele almak için kapsamlı bir çerçeve oluşturuyor mu?
  8. Ülkenizin yasaları barınma, arazi ve mülkiyet haklarıyla ilgili olarak barınak yardımı bağlamında ortaya çıkan yaygın sorunları ele alan önlemler içeriyor mu?
  9. Ülkenizin yasaları, savunmasız grupların afete hazırlık ve müdahale faaliyetlerine dahil edilmesini ve bu faaliyetler tarafından korunmasını sağlayacak önlemler içeriyor mu?
  10. Ülkenizin yasaları, afete hazırlık ve müdahalede kaliteyi ve hesap verebilirliği teşvik etmeye ve dolandırıcılık ve yolsuzluğu önlemeye yönelik önlemler içeriyor mu?

Sadece yaşadığımız afetler için değil hemen önümüzde bekleyen özellikle büyük İstanbul depremi başta olmak üzere olası/beklenen afetler için toplum olarak çok daha hazırlıklı olmamız gerektiği aşikar. Özellikle İstanbul’da bu hazırlığın dakika bile yitirmeden yürütülmesi, kentsel dönüşümün etkin bir planlama ve büyük bir hızla yaşama geçirilmesi bir zorunluluk halini aldı. Bu nedenle, bir yandan yaşanan afetle ilgili başta barınma hakkı temelli çalışmaların önceliklendirilmesi ile yaraların sarılması,  adaletin tesisi için, afet hukuku kapsamında hukuki ve cezai sorumluluğu bulunanların etkin ve adil bir yargılanma sürecine tabi tutulması, bir yandan da yukarıda aktarılan Kontrol Listesi çerçevesinde eksikliklerin tespiti ile tam bir hazırlık sürecinin işletilmesi için adımlar atılması gerekmektedir.

Başta iklim değişikliği olmak üzere çevre sorunları gibi afetlerle mücadelenin de siyaset dışı/üstü bir toplumsal mesele olduğunun farkındalığıyla gerek merkezi yönetim gerekse yerel yönetimlerin tüm önceliğinin bu mesele olması gerektiği açıktır. Önümüzdeki yerel seçimlerde bu sorunun herkesin ‘önceliği’ olması, yapılacak tercihlerde bu konuda gerçekçi taahhütlerde bulunan adaylara yönelinmesi, siyasete de iyi bir mesaj olacaktır. 

Bir deprem ülkesi olduğumuz gerçeğini hiç unutmadan, milyonlarca yurttaşımızın halen deprem felaketinin olumsuz sonuçlarıyla başetmeye çalıştığının farkında olarak, bugüne kadar pek de iyi bir sınav vermediğimiz afetlere hazırlıklı olunması konusunda en azından bundan sonrası için güven verici eylem ve etkinliklerde bulunmanın hepimizin asli sorumluluğu olduğu düşüncesiyle, bu yıl dönümünde, toplumun büyük bir çoğunluğunda tesis edilebilen “ortak zemin”e dayalı olarak yapılan ve yapılacak çalışmaların bizi daha güvenli yarınlara taşıyabilmesi umuduyla… 

Benzer Yazılar

e-safe kişisel verileri koruma zirvesi
çevrenin ceza hukuku ile korunması
biyolojik çeşitlilik; çevre hukuku atölyeleri
Akıllı İlaç Bedellerini Devlet Ödeyecek mi?
Yapay Zekanın Çevresel Etkileri
Kurgusal Karakterlerin Hakları
Bir Avukatın Olağanüstü Mücadelesi
Cumhurbaşkanlığı Örgütlenmesi
Dünden Bugüne Çalışma Hayatında Kadın Olmak -1-
Gönenç Gürkaynak Söyleşisi
Hukuki Açıdan Marka ve Tescil Süreci
Ekokırım Suçu Gezegene Yasal Kalkan Olabilir mi?
Sıcaklık Artışı ve MS: AİHM'de Çarpıcı İklim Davası
Dünden Bugüne Çalışma Hayatında Kadın Olmak -1-
Türkiye İşçi Hukuku
Danışıklı Alt İşverenlik Uygulamaları
Kolektif Sendika Özgürlüğü; Abdullah Şahin vd Kararı Analizi