Facebook’un ismini Meta olarak değiştirmesiyle başlayan ve Facebook CEO’su Mark Zuckerberg’in öncülük ettiği Metaverse serüveni, bilişim dünyasında son zamanların en çok konuşulan olayı oldu. Basında neredeyse her gün, içinde Metaverse’ün geçtiği bir haber görüyoruz; “Metaverse’te düğün yaptılar”, “Metaverse evreninde arsa satılıyor”, “Metaverse konserleri başladı”. Peki gerçekten bu gördüklerimizin Metaverse’le bir ilgisi var mı?
Öncelikle, Metaverse denilen kavram nedir, ona bir bakalım. Teknik tabir olarak bakarsak, evvelemirde bir sanal evrenden bahsediyor olmamız lazım. Bu sanal evren öyle bir evren olmalı ki, mevcut kullandığımız internetin yerine geçebilmeli. Bu da ne demek; insanlar kendi avatarlarıyla o evrene bağlanabilmenin yanında, o evrende kendilerine alanlar edinebilmeli. Basit olarak düşüneceksek, nasıl bir internet sitesine sahip olabiliyor ve onun üzerinde istediğimiz gibi değişiklik yapabiliyorsak, benzer bir sisteme Meta evreninde de sahip olabilmeliyiz.
Metaverse’ün günümüzde bu kadar popülerleşmesinin sebeplerinin başında Web3 (nam-ı diğer Web 3.0) tartışmaları geliyor. Merkezi olmayan ve blockchain teknolojilerine dayalı yeni bir web hayali olarak konuşulan Web3, özellikle kripto para taraftarlarının büyük ilgisini çekiyor. Kullanıcıların çoğunun hala tepkisel yaklaştığı NFT, kripto para teknolojilerinden destek alan Web3, merkezi olmayan bir finans modeli öngörüyor. Yani, sunuculara ihtiyaç duymadan, doğrudan üreticiye ulaşabildiğimiz, aracıları ortadan kaldıran bir sistem hayali var. Metaverse de aslında altyapı olarak bunu kullanacak.
Bilimkurgu filmlerinden tanıdığımız sanal evren fikri, avatar denilen görsel ve 3D profilleriniz ile bu evrende serbestçe içeriklere, üreticilere ulaşabildiğiniz ve doğrudan onlarla etkileşime geçebildiğiniz bir model. Tabii, bunun için neye ihtiyacımız olduğunu doğru değerlendirmemiz lazım. Öncelikle bütün platformları bir arada tutan bir web modeline gerek duyuyoruz. Daha sonra, bizi bu 3D sanal ortamda var edebilecek donanımlara sahip olmamız gerekiyor.
Bize Metaverse olarak sundukları bu sistemlerin, çok ciddi güvenlik sorunları da yaratacağı şimdiden belli oluyor. En basitinden, mevcut teknolojilerde bile taciz ve zorbalık sıkça karşımıza çıkarken, bu yeni “evrende” bunun çok daha kontrolsüz ve müdahaleye kapalı olacağı tahmin ediliyor. Bunun yanında, özellikle çocukların da bu evrene kolayca ulaşabileceği göz önüne alındığında, oluşabilecek sorunlar bütün ebeveynleri korkutacaktır.
Bir diğer konu da, bu yeni ortamın yaratacağı takip edilememezlik nedeniyle, suç unsuru taşıyan içeriğin hızla artacağı. Bugün deepweb içerisinde gördüğümüz ve küresel boyutta mücadele edilmeye uğraşılan çocuk pornosu, uyuşturucu ve silah satışı gibi ağır suçların, kripto paralar ve merkeze bağlılığın kalkması nedeniyle zaten zorlaşan takibi artık imkansız hale gelecek.
PEKİ BUGÜN BİZE METAVERSE OLARAK SUNULAN SİSTEM NEDİR?
Tamamen kripto para piyasasını canlandırmak için yapılmış sahte hareketler. Onlarca yıldır MMO (Massively Multiplayer Online Games) oyunlarını deneyimleyenler, bugün karşımıza Metaverse olarak sunulan şeyin büyük bir aldatmaca ve pazarlama politikası olduğunu düşünüyor. Binlerce kişinin aynı anda, birlikte oyun oynadığı MMO’larda, Metaverse adı altında sundukları konserler, düğünler, ticaret, toplantılar vs. aklınıza gelebilecek her şey zaten yapıldı. Üzgünüm, bunların hiçbirisi de Metaverse değil. Size sunulan ve özellikle sosyal medya ünlüleri tarafından sürekli göklere çıkartılan bu teknoloji, sıradan bir oyun teknolojisinden öte değil. Herhangi bir MMO oyunu alın, içine bir de VR gözlükleri katın; alın size Metaverse.
Dünyanın en büyük oyun platformu Steam’in şirketi Valve’ın CEO’su Gabe Newell, bu konuda konuşan insanların büyük çoğunluğunun ne hakkında konuştuklarını bilmediğini ve “görünüşe göre hayatlarında hiç MMO oynamadıklarını” söyledi. Karakter özelleştirme, başka karakterlerle etkileşime girebilme gibi özelliklerin on yıldan fazladır oyunlarda yer aldığını belirten Newell, bu tarz konuların dolandırıcılık olduğunu ileri sürüyor.
Nitekim, MMO oyunlarının çıkışından bu yana, bugün Metaverse adı altında bize vaat edilen, hatta bu vaatleri yapanların aklına bile gelmeyecek şeylerin çoktan yapıldığı bir gerçek. Oyunda ilk düğünün, 90’ların sonlarında Ultima Online adlı oyunda yapıldığı, 2006 yılında ilk sanal konserin Duran Duran tarafından Second Life isimli oyunda yapıldığı, sanal sanat galerinin ilk defa 90’lı yıllarda karşımıza çıktığı düşünüldüğünde, bugün Metaverse üzerinden konuşulanların çoktan internet tarihinde yer almış, yenilikten uzak fikirler olduğunu söyleyebiliriz.
Oyun dünyasından uzak yaşayan ama teknolojiye ilgi duyan kitlenin tüm bu deneyimleri yenilik olarak karşımıza çıkartması, teknolojinin video oyun sektörünü bugüne kadar ne kadar dışladığının da ayrı bir göstergesi.
Bir örnek verecek olursam; 2022 yılına henüz girerken teknoloji ile ilgilenen ünlü bir Türk iş adamının, Twitter üzerinden katıldığı “kapalı oturum” online yılbaşı etkinliğini “Metaverse’de ilk yılbaşı deneyimi” olarak paylaşması, oyun sektöründe dalga konusu oldu.
GELELİM BU İŞİN HUKUKİ BOYUTUNA
Metaverse, blokchain ve NFT’ler hukuki boyut açısından bir bütün olarak ele alınmalıdır. Uçsuz bucaksız, sınırları olmayan bir pazarda yapılacak tüm satışların yasal olarak ne kadar korunmasız olacağı, zaten tahmin ediliyor. NFT dediğimiz “Non-fungible Token”, yani “değiştirilmesi mümkün olmayan para” bugün oldukça popüler durumda. Ünlülerden, sanatçılara herkes bu işin bir yerinden tutmak istiyor. Kripto para ile alınıp satılan bu tokenlar yalnızca size ait, türünün tek örneği dijital varlıklar olarak nitelendiriyor. Tabii, dolayısıyla bir ürünü NFT’ye çevirip sattığınız zaman, bu “malın” mülkiyetinin satın alan kişiye geçmesi gerekiyor.
Uluslararası hukuk firması Reed Smith’e göre, Metaverse’de yer alan “mülkiyet” kavramı sadece lisanslama, lisans sahibi olma şeklinde bir mülkiyet. Malın gerçek mülkiyeti, her halükarda, NFT’yi satan malikte kalıyor. Dolayısıyla bu malı gerçek anlamda satmak isteyen kişi, asıl malikin rızası olmadan malı satamayacaktır.
Bireysel boyuta indirgeyecek olursak, bugün bile kişisel verilerimizin, tüm önlemlere rağmen sıkça saldırıya uğradığı bir ortamdan, oldukça savunmasız bir başka ortama geçileceği düşünülürse, verilerimizin müdahaleye açık kalacağı, ciddi boyutta risklerin oluşacağı da öngörülebilir.
Bu tip güvenlik sıkıntıları dikkate alındığında, Metaverse olarak adlandırdıkları sistemlere tereddütle yaklaşanların sayısının neden az olmadığı kolayca anlaşılabiliyor. Dolayısıyla bu malı gerçek anlamda satmak isteyen kişi, asıl malikin rızası olmadan satamayacaktır. Bugün yüzlercesi satılan Metaverse arsalarına değinecek olursak, bu arsaların gerçek anlamda hiçbir karşılığı olmadığını söyleyebiliriz. Aldığınız arazi, sadece bir sitede yer alan “arsanın sahibi bilmem kim” yazısından ibaret kalacaktır.
Buna, yıllardır bazı sitelerde gökteki yıldızların satılmasını örnek verebiliriz. Satın aldığınız arsa üzerinde gerçek dünyada bir yetkiniz olmadığı gibi, Metaverse kavramında bir arsa mantığının çalışmayacağını, Metaverse’ün gerçek dünyadaki gibi fiziksel bir harita kullanmadığını söylememiz gerekir.
Metaverse üzerinden satın aldığınız herhangi bir şey, fiziksel dünyadaki kanunlara tabi olmayacağından, alıcıyı veya satıcıyı koruyacak kanunlardan da bağımsız olacaktır. Diyelim ki, burada fiziksel bir malı satın aldınız, ancak bu kişi size malı göndermiyor; ne yapacaksınız? Kaynaktan bağımsız olacağı için, hangi ülkenin hukuk sistemine başvuracaksınız? İşte, bizi bu tarz sorunlar bekliyor olacak.
Bir başka konu da, bir kişinin avatarıyla yaptığı etkileşimlerin suç unsuru yaratıp yaratmayacağı sorunsalı. Suç olduğu düşünülen veya gerçek dünyada suç kabul edilen hareketlere ceza hukukunu uygulayabilecek miyiz? Örneğin, bir kişinin avatarı, başka bir kişinin avatarına cinsel tacizde bulunursa, ne yapacağız? Savcılığa suç duyurusunda mı bulunacağız? Kişinin avatarına hukuki bir kişilik yükleyebilecek miyiz? O avatarın arkasındaki kişinin kim olduğunu nasıl çözeceğiz? Kısıtlamalardan ve kaynaktan bağımsız bir evren yaratırken, bu tarz hukuki sorunların karşımıza çokça çıkacağını tahmin etmek gerekir. Bunun risklerini de aynı şekilde göz önüne almalıyız
Kripto paraların, NFT’lerin havalarda uçuştuğu bir dönemde, tüm bu hareketleri “piyasayı canlandırma” olarak nitelendirmek lazım. Sonuçta, bu paraların el değiştirmesi, birilerinin zengin olması gerekiyor. Blockchain ve NFT’lerin geleceği hala belirsizken, çok da her yazılan, çizilene inanmamak lazım. Mutlaka birileri bu işlerden büyük paraları kazanacak, birileri de kaybedecek. Yine de, siz siz olun, kendisini “teknoloji gurusu” adı altında tanıtanlara inanarak, gidip de “Metaverse’den” arsa almayın. İmar planı çıkmaz, içinden yol geçer, uğraşır durursunuz.
____________________________________________________________________________________________________
Av. Doruk Ayar, Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra önce Ankara, sonra da İzmir’de avukatlık faaliyetleri yürütmüş ve hala yürütmekte olmasının yanında, The Pack Studios adlı bir bilgisayar oyun şirketinin kurucu ortaklarındandır.
The Pack Studios, oyunlara tutkuyla bağlı beş arkadaştan oluşan ve İzmir DEPARK’ta yer alan bir bilgisayar oyunu geliştiricisidir. 2021 yılında kurulan ve ilk oyunu Ephesus’u yayınlayan The Pack, halihazırda iki bilgisayar oyunu ve çeşitli VR projeleri geliştirmektedir.
Ekibin ilk oyunu Ephesus, erken erişim oyunu olarak Steam platformunda yer almakta ve yakın bir zamanda tam sürüm olarak oyuncularla buluşmaya hazırlanmaktadır. Antik Roma’da, M.Ö. 100 yılında sıradan bir Roma vatandaşının hayatını konu alan ve hayatta kalma – macera tarzında geliştirilen oyun çeşitli mecralarda üç ayrı ödüle de sahiptir.