22 Mayıs Çarşamba günü KVKK Konferans Salonunda gerçekleştirilen ve teması “Türkiye’de ve Dünya’da Kişisel Verilerin Korunmasında Yeni Gelişmeler” olarak belirlenen 7.e-safe Kişisel Verileri Koruma Zirvesi, 12.03.2024 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7499 sayılı Kanun ile 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nda yapılan değişikliklerin etraflıca ele alındığı bir gündem ile gerçekleştirildi.
7. e-Safe Kişisel Verileri Koruma Zirvesi
Zirve, e-Safe Kurucusu ve Zirve Başkanı Musa Savaş’ın konuşması ile başladı. Savaş, kişisel verilerin önemini vurgulayarak 7.’sini yapmaktan mutluluk duyduğunu belirttiği programın içeriğinden bahsetti. Sosyal medya hesaplarında konuşmaların paylaşılacağını belirterek sözü Türk Telekom Hukuk ve Regülasyon Genel Müdür Yardımcısı Tahsin Kaplan’a bıraktı.
Tahsin Kaplan (Türk Telekom Hukuk ve Regülasyon Genel Müdür Yardımcısı)
Kaplan; iletişim ve dijitalleşme hızla artarken mahremiyet, güvenlik ve gizliliğin son 10 yılın sorunu olduğunu belirtti. Siber suçların önümüzdeki yıllarda en önemli problemlerden biri olacağına dikkat çekti. Pazar lideri olduğunu ifade ettiği Türk Telekom’un, gelişmeleri yakından takip ettiğini ve veri güvenliği konusunda öncü olduğunu belirtti.
1 Haziran 2024 tarihinde yürürlüğe girecek olan mevzuat değişikliğini ve en az düzenlemeler kadar uygulamanın da kritik önem taşıdığını, kişisel verileri koruma mevzuatının geliştirilmesi ve bu konuda farkındalık için çalıştıklarını ifade etti. Kaplan, etkinliğin tüm sektörler için faydalı olmasını temenni ederek sözü KVKK Kurum Başkanı Faruk Bilir’e bıraktı.
Prof. Dr. Faruk Bilir (Kişisel Verileri Koruma Kurumu Başkanı)
Bilir, bu yıl 7. kez düzenlenen e-safe zirvesinin kişisel verilerin korunması konusunda dünyada ve Türkiye’de yaşanan yeni gelişmelerle temas halinde gerçekleştirileceğini ifade etti. Kanun değişikliğine ilişkin Yönetmelik hazırlandığını ve görüşe açıldığını; 1 Haziran 2024’te yürürlüğe girmesinin planlandığına değindi. Doğru anlaşılmasının önemini vurgulayıp kanun değişikliğinin özel nitelikli verilerin işlenmesi, yurt dışına veri aktarılması ve kabahatler ile ilgili olduğunu açıkladı.
Kanunun, “Özel nitelikli kişisel verilerin işlenme şartları” başlıklı 6. maddesinde değişiklikler olduğunu ifade eden Bilir; özel nitelikli kişisel veriler arasındaki ayrımın ortadan kaldırıldığını, yurt dışına veri aktarımında kademeli bir sistemin belirlendiğini açıkladı. Uygun güvenliği sağlayan ülkelere veri aktarımı yapılacağını, diğer ülkelere arızi aktarımın söz konusu olabileceğini ifade etti. Arızi yöntemi, sistematik ve düzenli olmayan bir veya birkaç defa veri aktarımı olarak tanımladı.
Kişisel verilerin hem hukuki hem de teknolojik bağlamda incelenmesi gerektiğine ve yapay zekanın önemine değindi. Yapay zekanın insan odaklı bir anlayışla sunulduğunda birçok fırsat oluşturacağından; kötü olanın teknoloji değil, teknolojinin kötü kullanımı olduğundan bahsetti. Bilir, asıl tehditin robotlar değil, insanların robotlara benzemesi olduğunu vurguladı. Kişisel veriler noktasında bireyin mahremiyet beklentisinin “varlık” olduğunun anlaşılması gerektiğinin altını çizerek Musa Savaş’a teşekkürlerini iletti.
Birinci Bölüm: 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nda Yapılan Değişiklikler
Ezgi Ergüneş Duran (Kişisel Verileri Koruma Kurumu Başkanlık Müşaviri)
Duran, “Kanunda Gerçekleştirilen Değişikliklere Genel Bakış” başlıklı sunumuna, Kişisel Verileri Koruma Kanunu’nun çerçeve bir kanun olduğunu belirterek başladı. Bu noktada özel hükümlerle yaşanan çelişkinin sorun oluşturduğunu; adaptasyon gerekliliği ve dolayısıyla kanun değişikliğinin zorunlu hale geldiğini ifade etti.
Kanunun 6. maddesinin incelenmesi gerektiğini ifade eden Duran, mevcut durumdaki kategorizasyona dikkat çekti. Sağlık ve cinsel hayata ilişkin verilerin çok sınırlı olarak işlenebildiğini ve hükmün genişletilmesi ihtiyacının oluştuğunu belirtti. “Kişisel verilerin yurt dışına aktarılması” başlıklı 9.maddeye bakıldığındaysa yurt dışına veri aktarımı konusunda yeterli koruma şartının korunduğunu ifade etti. Yurt dışına veri aktarımının önceden Kurul kararı ile şimdiki durumda ise Yönetmelik ile yapılacak düzenlemelere göre mümkün olduğunu belirtti. Yeni düzenleme ile veri sorumlusunun yanında veri işleyene de sirayet eden bir sonucun oluştuğundan bahsetti.
Açık rızanın yeni düzenlemeyle tek başına yeterli olmadığını belirterek ilgili kişinin verilerinin işlenmesi konusunda bilgilendirilmesi noktasında “bildirim yükümlülüğü”nün söz konusu olduğuna dikkat çekti. Bu bağlamda, bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesinin de kabahat sayıldığını vurgulayarak kabahatler konusunda da değişikliğe gidildiğini ifade etti. Denetimde, yaptırıma dair Kurul kararlarına karşı Sulh Ceza Hakimlikleri yerine, İdare Mahkemelerinde dava açılabileceğini belirten Duran, sözü Mert Akçasoy’a bıraktı.
Mert Akçasoy (Kişisel Verileri Koruma Kurumu Uzmanı)
Akçasoy, ” Özel Nitelikli Kişisel Verilerin İşlenmesi: 6.Maddede Yapılan Değişiklikler” başlıklı sunumuna özel nitelikli kişisel verilerin Kanun’un 6.maddesinde sayma yoluyla, sınırlı olarak belirlendiğini ifade ederek başladı.
Akçasoy, yeni düzenleme ile tıpkı madde 5’teki gibi tek bir koşul sistematiğine dönüldüğünü ifade etti. Eski ve yeni hükümlerin karşılaştırılmasını tablo yardımıyla özetleyen konuşmacı;
- 6.maddenin ilk fıkrasında değişiklik yapılmadığını,
- 6.maddenin 2.fıkrasının kaldırıldığını,
- 6. maddenin 3. fıkrasındaki “kanunda öngörülen haller” ifadesinin “kanunda açıkça öngörülen haller” olarak değiştirildiğini,
- 9. ve 18. maddesinin değiştirildiğini,
ifade etti.
Yapılan düzenlemelerde GDPR’daki hususların dikkate alındığının altını çizen Akçasoy, değişikliklerin gerekçesine değindi. Genel gerekçeye bakıldığında 95/46 sayılı Direktif ile birlikte GDPR’a uyum sağlanmasının amaçlandığını, 2021 İnsan Hakları Eylem Planı’ndan yola çıkılarak düzenlemeye gidildiğini ifade etti. Özel gerekçeye bakıldığındaysa, Kişisel verilerin işlenmesinde açık rıza veya kanunda açıkça öngörülmesi şartının sağlık verilerinin işlenmesinde ilgili kurumlar için sıkıntılar oluşturduğunu belirtti.
Ezgi Turgut Bilgiç (Kişisel Verileri Koruma Kurumu Uzman Yardımcısı)
Bilgiç, “Kişisel Verilerin Yurtdışına Aktarılması” başlıklı sunumuna yurt dışına veri aktarımına ilişkin Yönetmelik taslağının hazırlandığını ve kamuoyuna web sitesi üzerinden sunulduğunu belirterek başladı. Kanunun 9. maddesi 4. fıkrası ile uygun güvenceden bahsedildiği, bu noktada GDPR’ın dikkate alındığını ifade etti. Fıkrada geçen uygun güvence şartlarından biri sağlandığı takdirde yurt dışına veri aktarımının mümkün olduğunu açıkladı. Standart sözleşmeye değinerek sözleşmenin bulunduğu durumda Kurul onayına sunulma şartının söz konusu olmayacağını yalnızca Kurul’a bildirim yükümlülüğünün devam edeceğini ifade etti.
Tuğçe Arıcı Şirin (Kişisel Verileri Koruma Kurumu Uzmanı)
Şirin, “Kanun Değişikliği ve İstihdam Piyasasına Etkileri ” başlıklı sunumuna ikili ayrıma dikkat çekerek başladı. Kanun’un mevcut halinde sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ile diğer özel nitelikli kişisel veriler ayrımının bir sonucu olarak sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel verilerin işlenmesi için farklı şartlar öngörüldüğünden bahsetti. İş yerlerinde işlenmesi gerekli olabilen bu veriler konusunda sıkıntı yaşanabildiğinden, yine “açık rıza” olgusunun işçi-işveren arasındaki dikey ilişki nedeniyle sorunlar oluşturabildiğine değindi. Söz konusu sıkıntıların giderilebilmesi için verilerin işlenebilmesine ilişkin yapılan değişiklikleri özetledi:
- Kanunda açıkça öngörülme
- Bir hakkın tesisi, kullanılması veya korunması için zorunlu olması
- İstihdam, iş sağlığı ve güvenliği, sosyal güvenlik, sosyal hizmetler ve sosyal yardım alanlarındaki hukuki yükümlülüklerin yerine getirilmesi
şartlarını bulundurduğu durumda özel nitelikli kişisel verilerin işlenebileceğini ifade etti. Bu noktada her verinin istihdam altında her şekilde işlenemeyeceğini; hukuki bir yükümlülüğün bulunması gerektiğinin altını çizdi.
Şirin, yapılan değişikliklerin mevzuattaki düzenlemelerden de ileri geldiğini ifade ederek örneklendirme yaptı. İş Kanunu 74. maddeden bahsederek doğum izni gibi birtakım hakların kullandırılması bakımından da iş yerlerinde sağlığa ilişkin verilerin işlenmesinin gerekliliğini ifade etti. Yine İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 28. maddeye bakıldığında da sağlığa ilişkin kişisel verilerin kaydedilmesi gerekliliği belirtildi. İş yeri gibi birtakım yer ve kurumlarda hem çalışanların hem de 3. kişilerin menfaati için bulaşıcı hastalıklar bakımından da birtakım testlerin istenebileceği ve işlenebileceğini söyleyerek konuşmasını tamamladı.
İkinci Bölüm: Sektörel Yaklaşım
Dr. Atilla Aydın (Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Birim Müdürü)
Aydın, “Yapay Zekâ Stratejisinin Sektörlere Etkileri ” başlıklı sunumuna Ulusal Yapay Zeka Stratejisi’nin 2021 yılında çıkarılarak, stratejinin becerilerinin ve altyapının geliştirilmesi, verilerin işlenmesi amaçları etrafında şekillendiğini ifade ederek başladı. Kurumun dijital yol haritasından bahsederek devam etti. Türkiye’nin yapay zeka stratejisini hayata geçiren ülkeler arasında yer aldığını, 2021-2025 Ulusal Yapay Zeka Stratejisi ile ilgili Cumhurbaşkanlığı Genelgesi’nin yürürlüğe girmesiyle 2025 yılına kadar yapay zeka alanında yürütülecek çalışmalar için yol haritasının çizildiğini ifade etti.
Yapay zekadan farklı aktörlerin değişen beklentilerinden bahseden Aydın; idari faaliyetlere ilişkin olarak devletlerin temel egemenlik, sosyo-ekonomik refah ve küresel etki olarak ihtiyaç karmaşıklığının geliştiğini, kamu düzeni ve ekonomik kalkınma ile ilişkisini, ekonomik faaliyetlere ilişkin olarak şirketlerin temel yapısal, piyasa ve sürdürülebilirlik ihtiyaçları olarak ekonomik karmaşıklığının geliştiğini, serbest dolaşım ve üretkenlik ile ilişkisine ve son olarak da sosyokültürel faaliyetlere ilişkin olarak bireylerin temel yaşamsal, psikolojik ve sosyal ihtiyaçlar olarak toplumsal karmaşıklığın geliştiğine ve bunun hür irade ile ilişkisine değindi.
Kamu veri alanına ve kamu veri tabanlarına (MERNİS, MERSİS, DETSİS, MAKS, TAKBİS, ARTES), Türkiye Coğrafi Bilgi Sistemi (TUCBS) yapısına ve işleyişine ve bu platformlarda veri akışının nasıl sağlandığına yönelik açıklama yaptı.
Dijital devlet mimarisinin bir dönüşüm içinde olduğunu belirten Aydın, Kamu Bulut Bilişim Stratejisinden bahsetti. Stratejinin temel amacının kamu kurumlarının bilgi teknolojisi altyapısı ihtiyaçlarının mümkün olduğunca ticari bulut hizmet sağlayıcılarından temin edilmesi olduğunu ifade ederek stratejinin kurumlarca yeni nesil dijital teknolojiye uygun maliyetlerle erişebilmesi, kamu hizmeti kalitesinin yükseltilmesi, bölge ülkelerine de hizmet sunabilecek bir ekosistem oluşturulması amaçları da taşıdığını belirtti.
Avukat Başak Deprem (Türksat Hukuk Müşavirliği)
Deprem, “Uydu Verilerinin Kullanımının Kişisel Veri Boyutu Açısından Değerlendirilmesi” başlıklı sunumuna Türksat A.Ş.’nin yeni uydu temini, uydu telekomünikasyon, e-devlet kapısının teknik altyapısının kurulup işletilmesi, bilgi ve iletişim teknolojileri ve benzeri alanlarda elektronik haberleşme sektöründe faaliyette bulunan özel hukuk tüzel kişiliğini haiz bir şirket olmasıyla birlikte, hem veri sorumlusu hem veri işleyen sıfatında olduğunu belirterek başladı. Bu noktada geliştirilen proje kapsamında süreçlerin adaptasyonunun, bilgi güvenliğinin, hukukun merkeze alındığını ifade etti. Kişisel verilerin hukuka ve genel ahlak kurallarına uygun şekilde işlenebileceği, bu konuda tedbirler alınması gerektiğini belirtti. Projedeki en önemli hususlardan birinin şirketin genel yapısının anlaşılması olduğuna dikkat çekerek proje ekipleri tarafından uzun süreli ve kapsamlı çalışmalar yürütüldüğünü; belge, çıktı ve önlemlerin analizler sonucunda hazırlandığını ifade etti.
Türkiye haberleşme uydularına değinen Deprem, haberleşme uyduları üzerinden yapılan iletimin görev yükü (payload) vasıtasıyla gerçekleştirildiğini ve haberleşme uydularının;
- TV ve radyo yayıncılığı
- Veri iletimi
amaçlarıyla kullanıldığını belirtti.
Kişisel Verileri Koruma Kanunu kapsamında Şirket tarafından yerine getirilmesi zorunlu olan yükümlülüklerin ifası amacıyla, Danışmanlık ve Kişisel Verilerin Gizliliğinin Korunması Kanunu hükümlerine uyum sağlamaya dair hizmetleri sunan Ernst Young Kurumsal Finansman Danışmanlık Anonim Şirketi Türksat A.Ş. arasında, KVKK uyumuna dair “Danışmanlık Sözleşmesi” imzalandığını ve iki şirketin işbirliği içinde çalışmalar yürüttüğünü ifade etti.
Pınar Çağlayan Aksoy (Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi)
“Kripto Ekonomi ve Blokzincir Teknolojilerinde Sektörel Veri Koruma” başlıklı sunumu yapan Aksoy, konuşmasına kriptoekonominin ve blokzincirin çıkış noktasını açıklayarak başladı. Buna göre; blokzincir, 2008 yılında Satoshi Nakamoto olarak bilinen bir kişi (veya bir grup insan) tarafından, bankalara adeta bir başkaldırı olarak ortaya atılmıştır.
Dünyada finansal sıkıntıların olduğu bir dönemde bir makale ile bitcoinin dünyaya tanıtıldığını, 2024’e geldiğimizde blokzincir teknolojisinin farklı uygulama alanlarını gördüğümüzü ifade ederek fon toplama, lojistik, sağlık sektörlerinde blokzincir kullanımından faydalanıldığına dikkat çekti.
Türkiye Merkez Bankası’nın dijital Türk parası üretme planına değinen Aksoy, Türkiye’nin blokzincir temelli dijital parayı tercih ettiğini belirtti. Konuya ilişkin olarak düzenlemeler yapılmasının gerekliliğini ifade ederek Sermaye Piyasası Kurulu öncülüğünde hazırlanan 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nda (“Kanun”) Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 16.05.2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulduğunu açıkladı. Yeni bir ekonomik düzenin söz konusu olduğunu; kişilerin aracılar olmaksızın işlem yapabileceğini ve bu kapsamda bilgi güvenliğine ilişkin önlemler alındığından bahsederek blokzincir teknolojisinin avantajlarıyla devam etti.
Blokzincir teknolojisinin sunduğu avantajları;
- Anonimlik
- Güvenilirlik
- Merkezi kuruluşlara ihtiyaç duymama
- Veri sahibinin verilerini üçüncü kişilerle doğrudan doğruya paylaşabilmesi
- Değiştirilemezlik
olarak sıralayarak sözlerine “merkeziyetsizlik” kavramını tanımlayarak devam etti.
Blokzincirindeki, DLT teknolojisine dayanan merkeziyetsizlik, merkezi kuruluşlara olan ihtiyacı bertaraf ederek ilgili kişilerin kendi kişisel verilerini işleyebilmesini ve verilerinin doğru olup olmadığını kontrol edebilmesini sağlamaktadır.
Sağlık sektöründe, aşılama gibi birtakım konularda veri işlenirken blokzincir teknolojisinden faydalanıldığını belirten Aksoy, teknolojide verilerin silinmesinin zor olmasının unutulma hakkı bakımından hukuki sorunlar oluşturabilme ihtimalinin de göz önünde bulundurulması gereken bir dezavantaj olduğuna dikkat çekerek konuşmasını tamamladı.
Göksun Işıl Batmaz (Türk Telekom Kişisel Verileri Koruma Yönetişim Müdürü)
Batmaz, “Kimlik Doğrulama Yöntemlerinde Kişisel Verilerin Korunması ve KVKK Uygulaması” başlıklı sunumuna, 2021 yılında Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından yayımlanan yönetmeliğe değinerek başladı. Elektronik haberleşme sektöründe işlem yapmak isteyen abonelerin işlemlerini elektronik ortamda yapacağından söz etti. E-devlet kapısı üzerinden yapılan kimlik doğrulama sistemini örnek vererek işletmeci/hizmet sağlayıcının verilere ilişkin yükümlülüklerinin sıkı tutulması gerekliliğine işaret etti.
Batmaz, yönetmelikte biyometrik verilere ilişkin bir düzenleme bulunduğunu, yönetmeliğin; parmak izi, retinası, avuç içi, yüzü, el şekli, irisi gibi biyometrik verilerinin alınamayacağını ifade ettiğini belirtti. Yine Hollanda Veri Koruma Otoritesi Raporu’na da bakıldığında biyometrik verilerin kullanılmaması eğiliminin bulunduğunu açıkladı.
Doç. Dr. Hüseyin Can Aksoy (Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi)
“Kişisel Verilerin Sigortacılık Faaliyetleri Kapsamında Yurt Dışına Aktarımı” başlıklı sunumu yapan Aksoy, öncelikle yeni düzenlemede kademeli sistem ve açık rızaya dayalı aktarımın istisnai nitelik kazanması konusuna değindi. Bunun için yeterlilik kararı bulunması ve bulunmaması şeklinde ikili bir ayrım yaparak bu iki ihtimalin gerektirdiklerini ve sonuçlarını listeledi. Buna göre;
(i) Ülke, ülke içindeki sektörler veya uluslararası kuruluşlar hakkında yeterlilik kararı bulunması gerektiğini,
(ii) Yeterlilik kararı bulunmaması durumunda uygun güvenceler verilmesi gerektiğini ve bunun için,
- Yazılı bir taahhütnamenin varlığı (+Kurul’un aktarıma izin vermesi)
- Uluslararası sözleşme niteliğinde olmayan anlaşmanın varlığı (+Kurul’un aktarıma izin vermesi)
- Kurul tarafından onaylanan bağlayıcı şirket kurallarının varlığı
- Standart sözleşmenin varlığı (+imzalanmasından itibaren beş iş günü içinde veri sorumlusu veya veri işleyen tarafından Kuruma bildirim)
(iii) Yeterlilik kararı ve güvencelerin bulunmaması halinde arızi aktarım
“Uygun güvenceler” ifadesinden ne anlaşılması gerektiğini;
- Yurt dışındaki kamu kurum ve kuruluşları veya uluslararası kuruluşlar ile Türkiye’deki kamu kurum ve kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları arasında yapılan uluslararası sözleşme niteliğinde olmayan anlaşmanın varlığı ve Kurul tarafından aktarıma izin verilmesi
- Ortak ekonomik faaliyette bulunan teşebbüs grubu bünyesindeki şirketlerin uymakla yükümlü oldukları, kişisel verilerin korunmasına ilişkin hükümler ihtiva eden ve Kurul tarafından onaylanan bağlayıcı şirket kurallarının varlığı
- Kurul tarafından ilan edilen, veri kategorileri, veri aktarımının amaçları, alıcı ve alıcı grupları, veri alıcısı tarafından alınacak teknik ve idari tedbirler, özel nitelikli kişisel veriler için alınan ek önlemler gibi hususları ihtiva eden standart sözleşmenin varlığı
- Yeterli korumayı sağlayacak hükümlerin yer aldığı yazılı bir taahhütnamenin varlığı ve Kurul tarafından aktarıma izin verilmesi
şeklinde açıkladı.
Arızi aktarımı ise; düzenli olmayan, tek veya birkaç sefer gerçekleşen, süreklilik arz etmeyen ve olağan faaliyet akışı içinde bulunmayan aktarım şeklinde tanımladı.
Kanun değişikliğinin reasürans süreçlerine olan etkisini ele alan Aksoy, sigorta sözleşmesinden doğan yükümlülüklerin, yurt içi ve yurt dışı reasürans veya diğer sigorta şirketleri ile paylaşılması konularına değindi.
Fiili imkansızlık nedeniyle rızasını açıklayamayacak durumda bulunan veya rızasını hukuki geçerlilik tanınmayan kişinin kendisinin ya da bir başkasının hayatı veya beden bütünlüğünün korunması için kişisel verilerin aktarılmasının zorunlu olduğu duruma örnek olarak, yurt dışında seyahat ederken ciddi bir kaza geçirerek bilincini kaybeden bir kişinin hayatını kurtarmak veya beden bütünlüğünü korumak için kişisel verilerinin sigorta şirketi tarafından yurt dışına aktarılmasını gösterdi.
Üçüncü Bölüm; Teknik Yaklaşım
Zirve’nin “Teknik Yaklaşım” başlıklı 3. ve son oturumunda ise, sırasıyla;
- Yapay Zekânın Veri Güvenliğinde Meydana Getirdiği Yeni Tehditler – Ömer Faruk KUSUTOĞLU – Bilişim Sistemleri Uzmanı
- Deepfake Tespit ve Engelleme için Çözümler – Arif CANDEMİR – Data Privacy Türkiye
- Veri Koruma ve Gizlilik için Endüstri 4.0 Uygulamaları – Dr. Fatih Sinan ESEN – Ankara Üniversitesi, Araştırmacı
- Yapay Zekâda Modelin Tersine Çevrilmesi Saldırı Örnekleri ve Tedbirler – Hamza Aytaç DOĞANAY – Ankara Üni. Öğr. Gör, Adli Bilişim ve Suç Uzmanı
- Somut Örnekler Eşliğinde Blokzincirde Kişisel Veriye Yönelik Güvenlik Tehditleri – Ersin CAN – KVKK Veri Güvenliği ve Bilgi Sistemleri Dairesi Başkanı
sunumları gerçekleştirildi.
Sunumların bitiminde yer alan “iletişim araları” sayesinde katılımcılar birbiriyle tanışma fırsatı yakalayarak program hakkında fikir alışverişinde bulunurken etkinliğe katılan LegalTalks ekibi de konuşmacı ve katılımcılarla söyleşiler yaparak Zirve ile ilgili değerlendirmeleri aldı.
Stajyer Avukat Lara Çabukol – Stajyer Avukat İldem Keskin