Hesaplamalı Hukuk
Hesaplamalı Hukuk (Computational Law), hukuki bilişim (Legal Informatics; Bilişim Hukuku ile karıştırılmamalıdır) alanının bir dalı olup, hukuki analizin mekanikleştirilmesi ile ilgilenir. Özellikle de hukukun yoruma en kapalı, mekanik ve bilgisayar tarafından işlenebilir alanları üzerinde durur.
Hukukun mekanik olarak analiz edilmesi fikri yeni olmasa da, son zamanlarda gerçekleşen teknolojik gelişmelerden ötürü ivme kazanmıştır. Hesaplamalı Hukuk temelli gelişebilecek olan hukuk teknolojileri, hukuk disiplininin ve hukuki hizmetlerin çehresini dramatik olarak değiştirebilecek bir kapasiteye sahiptir. Bu durum hem teorik olarak hem de pratikte çeşitli mesleklerin icrası bakımından hukuk hayatına çok fazla yıkıcı yenilik getirme potansiyeline sahiptir. Bu, aynı zamanda toplumun hukuk sistemine katılımını kolaylaştırıcı etkiye de sahip olabilir.
Hukuki Analizin Mekanikleştirilmesi
Hesaplamalı Hukuk, hukukun mekanik alanlarındaki mantık operatörlerinin bilgisayar tarafından analiz edilip, ilgili mantık operatörlerinin belirlediği sonuçların bilgisayar tarafından verilmesini içerir. Buna bir örnek verecek olursak:
Kanunumuzdaki “Ve” ile “Veya” bağlaçları, aynı zamanda anlamlarını muhafaza edecek şekilde bilgisayar programlarında da mevcuttur ve önermeleri kanunumuzdaki uygulamaları ile aynıdır.
Tıpkı 1 “Ve” 0’ın mantıki sonucu 0 ise, yani 1 sonucuna ulaşmak için her iki şartında yerine getirilmesi gerekiyor ise, kanunumuzda da “Ve” bağlacının kullanıldığı durumlarda bağlaçtan önceki ve sonraki önermelerinin her ikisinin de, ilgili hukuk kuralının uygulanması için yerine gelmesi, yani 1 “Ve” 1 olması şarttır.
Burada karşımıza iki sorun çıkar: Her ne kadar kanunlarda mantık operatörlerinin, yani “Ve” ile “Veya”’nın uygun kullanıldığı bir ön kabul olarak kabul edilse de, bu doğru olmayabilir. Mantık operatörleri, sırf bilgisayar programlamasındaki anlamlarının hukukta sağlanması ve hukukun hesaplanabilir hale getirilmesi için değil, kanunların, kanun yapım tekniklerine uygun olması ve hukuk doktrinin kendi içerisinde tutarlı olması için uygun kullanılmalıdır. Zaten hukukun hesaplanabilir olmasını sağlayan nokta, hukukun kendi içerisinde mantık operatörlerini barındırmasıdır.
Hukukun İçindeki Mantık Operatörleri
Türk Medeni Kanunu Madde 10’a bakalım:
“Madde 10 – Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.”
“Ve” önermesini hatırlayalım; 1 ^ 0 = 0. Madde 10’a bakıldığında ve bu maddenin hukuki çözümlemesi yapılmaya çalışıldığında görülecektir ki, maddede kullanılan “Ve” bağlacı da aynı etkiyi yaratmaktadır. Ergin kişilerin fiil ehliyetinin olması için, ayırt etme gücüne sahip olmaları Ve kısıtlı olmamaları gerekmektedir. Bu iki şarttan birinin sağlanmaması durumunda fiil ehliyetinden bahsedilemeyecektir.
Şimdi “Ve” bağlacının bir programlama dili olan Python programlama dilindeki karşılığına bakalım:
x = 10
if x > 9 and x < 11:
print (“doğru”)
Bu kodu herhangi bir IDE’de, yani programlama dillerinin çalıştırılması için gereken ortamı sağlayan bir yazılımda çalıştırdığınızda, yazılımın sonucu olarak “doğru” çıktısını göreceksiniz.
Bu çıktının olabilmesi için belirli koşulların sağlanması gerekir. “if” ile başlayan cümleye baktığımızda, x’in 9’dan büyük Ve 11’den küçük olması şartının sağlanması aranır. Bu şart sağlanmadıkça, ekranda “doğru” yazısı belirmeyecektir. Zaten İngilizce “ve” anlamına gelen “and” sözcüğünün kullanıldığını görebilirsiniz.
Sonuç olarak denilebilir ki “Ve” bağlacının işlevi, hem Python programlama dilinde hem de Türk Medeni Kanunu’nda aynıdır. Peki, bunun sebebi nedir?
Ayrık Matematik ve Mantık
Aslında “Ve, Veya, İse” vb. bağlaçlar, temellerini ne bilgisayar programlama dillerinden ne de kanun yapım tekniklerinden alırlar. Bu bağlaçlar, matematiğin, ayrık matematik denilen konusunun mantık alt başlığından gelmektedir. Sanırım okuyucu, lise yıllarından mantık derslerini hatırlayacaktır.
Bu mantık kurallarının matematikteki anlamlarının hukuk ile tamamen örtüştüğünü anlamına gelmez. Bu durumun tespiti için oldukça detaylı bir çalışmanın yapılması gerekmektedir. Ancak hukuk disiplini temelini mantık kurallarından almaktadır. İster Antik Yunan devrindeki Solon Kanunları olsun ister Türk Medeni Kanunu olsun, konulan kurallar ve kanunlar, gerçek hayatta uygulanmak için vardır. Ve bu uygulama ancak ve ancak gerçek hayatta kanunda belirtilen koşullar gerçekleştiğinde vuku bulacaktır. Bu durumun değerlendirmesi de yine belirli şartların gerçekleşip gerçekleşmediğinin somut olaydaki tespitine göre yapılır. Bu tespit de ancak mantık kurallarına göre yapılır.
Madem mantık kuralları, hukuk tekniğinin ayrılmaz bir parçasıdır, o zaman bu teknik üzerine çalışılmalı ve bu teknik sağlamlaştırılmalıdır. Tıpkı merhum Layman E. Allen’in Symbolıc Logıc: A Razor-Edged Tool For Draftıng And Interpretıng Legal Documents adlı makalesinde belirttiği gibi, bu teknikler özellikle geniş çaplı sözleşmelerinin çözümlenmesinde ve hem sözleşme olsun hem de kurallar olsun hukuk metinlerindeki mantıki tutarsızlıkların veya belirsizliklerin tespitinde ve çözümlenmesinde büyük rol oynamaktadır. Bu konuda hukuk, matematik disiplinini takip edebilir, kanun ve sözleşme yapım teknikleri, bu şekilde geliştirilebilir.
Hesaplamalı Hukuk ise burada devreye girer. Bilgisayar biliminde ve çeşitli programlama dillerinde yukarıda bahsedilen mantık kuralları zaten oldukça geniş kapsamlı ve yeterli olacak şekilde mevcuttur, uygulanmaya devam edilmektedir ve hatta geliştirilmektedir. Gelişen yazılımlarla mantık operatörleri oldukça verimli bir şekilde kullanılabilir. Yani hukukçular, tekerleği yeniden icat etmek yerine, zaten geliştirilen teknolojik araçlarla hukuk tekniğini ve hukuki işlemleri geliştirilebilirler.
Dijital Dönüşümün Hesaplamalı Hukuk’a Etkisi
Özellikle de içinde bulunduğumuz dijital dönüşümde hesaplamalı hukuk daha da önem kazanmaktadır. Dijital dönüşümün yıkıcı etkisi, kullandığımız bilişim sistemlerinin oldukça karmaşık hale gelmesi ve bu sistemlerin ve dönüşümün hayatımızı doğrudan etkilemesi, hukukun bu sistemlere nasıl uygulanacağı ve bireylerin sorumluluklarından nasıl haberdar olacağı sorusunu gündeme getirir. Eğer bireyler, bu karmaşık sistemler içerisindeki hak ve sorumluluklarının farkına varamazlar ve bilgi kirliliği içerisinde boğulurlarsa, bu durumda hukuki belirlilik ilkesinin de zarar göreceği kaçınılmaz bir sonuçtur.
Ancak hukuk kuralları, yeni geliştirilen yazılımların ve programlama dillerinin yardımıyla, mantık temelinde bilişim sistemlerine “gömülü” hale getirilir ve bu sistemler içerisinde ve bu sistemler yardımıyla içinde bulunduğumuz dijital dönüşüm çağında bireylere hak ve sorumluluklarını oldukça açık ve yalın bir şekilde bildirilirse, hukuki belirlilik ilkesinin bu sistemlerde mevcudiyetinden bahsedebiliriz.
Bir anlamda, Hesaplamalı Hukuk binlerce yıl önce başlayan bir gelişmenin doğal bir sonraki adımıdır. MÖ. 1750 civarında Hammurabi, hukuk kurallarını taş tabletlere yazdı ki vatandaşlar hak ve sorumluluklarını bilebilsinler, sorumluluklarını yerine getirmedikleri ve cezai fiil işlediklerinde başlarına gelebileceklerden haberdar olabilsinler. O zamandan beri, hukuk kurallarını yazılı formatta oluşturmak ve önce kitaplar, şimdilerde ise internet aracılığıyla yaymak bir kural haline geldi. Ancak kuralların ve kanunların oldukça karmaşıklaşması ve sayısının artması ve yaşadığımız yıkıcı dijital dönüşüm, sadece yazının yetersiz gelmesine sebebiyet verdi.
Bu sebeple denilebilir ki Hesaplamalı Hukuk, hukuk sisteminin evrimindeki sonraki adımdır.