geleceğin avukatı

Geleceğin Avukatı

Geleceğin Avukatı yazısı, Mark A. Cohen’in 26 Mayıs 2017 tarihinde Almanya Barolar Birliği’nde yaptığı konuşmayı esas almaktadır. Aynı zamanda Forbes Dergisi’nde de yayımlanan konuşmasına, avukatların karşılaşacağı bazı temel zorlukları anlatarak başlayan Cohen, sunumunun geri kalan kısmında bu zorlukları aşmak için gerekli olan becerileri sıralar (https://www.forbes.com/sites/markcohen1/2017/05/30/ the-future-lawyer/#4bbcefa81d18, Remaking Law Firms’de (Hukuk Firmalarının Yeniden Yapılandırılması) yayınlanmıştır).

Geleceğin Avukatı

Avukat Kimdir?

Oxford Sözlüğü, avukat kelimesini, “Hukuk alanında çalışan veya eğitim gören kişi; dava vekili veya hukuk müşaviri” olarak tanımlar. Bu oldukça geniş bir tanım olmakla birlikte şunları içerecek şekilde de genişletilebilir;

  1. ruhsat alma,
  2. etik kurallara uyma,
  3. hukukun üstünlüğünü savunma,
  4. müvekkillerini ve toplumu koruyacak şekilde temsil etme,
  5. mesleki muhakeme yapma ve
  6. mahkemelerde, ilgili işlemlerde ve uzmanlığın gerekli olduğu durumlarda müvekkilleri temsil etme.

Avukatlar ikna kabiliyetinin ve işbirliğinin hakim olduğu bir iş kolunda çalışırlar. Söz konusu dava için doğru avukat oldukları konusunda potansiyel müvekkillerini, dişli bir rakip oldukları konusunda karşı tarafın avukatını ve ayrıca yetkin ve etik davrandıkları konusunda da hâkimleri ikna etmek durumundadırlar.

Avukatlar, müvekkilleri adına olumlu ve değer esaslı sonuç elde etmek için etik kuralların sınırları içerisinde ikna yöntemini kullanırlar. Aynı zamanda, bir avukatın işbirliğine de açık olması gerekir. Gerçeğin aksine, avukatlar da dâhil birçok kişi dava sürecinin ve müzakerenin sıfır toplamlı bir oyun olduğuna inanırlar. Aslında durum böyle değildir.

Dava konusu olan meselelerin büyük bir kısmında anlaşmaya gidilir. Bunun olabilmesi için de karşı tarafın avukatı, müvekkiller ve mahkeme nezdinde ikna kabiliyeti ve işbirliğinin birlikte kullanılması gerekir. Benzer şekilde, ticari işlemlerin tamamlanabilmesi için de avukat tarafından ikna kabiliyeti ve işbirliğinin birlikte kullanılması gerekir. Hukuki hizmetlerde teknolojinin yaygın bir şekilde kullanılmasıyla, entelektüel zekaya (IQ) ve duygusal zekaya (EQ) sahip avukatlar daha fazla prim yapacaktır. İkna kabiliyeti yüksek, işbirliğine açık avukatlar bu ikisini birleştirebilmektedir.

Hatta işbirliği, geleceğin avukatları için çok daha geniş kapsamlıdır. “Hukuki işlerin” hukuk firmalarından diğer hukuki hizmet sağlayıcılarına doğru ayrışması/kayması, avukatların sadece diğer avukatlarla değil aynı zamanda teknoloji uzmanları, alandaki yardımcı hukuk çalışanları, proje yöneticileri ve diğer meslek erbablarıyla işbirliği yapmasını gerektirir. Geleceğin avukatları farklı coğrafyalarda, farklı kültürlerde, farklı siyasi ve düzenleyici ortamlarda işbirliği yapmak durumunda olacaktır.

Geleceğin avukatı özellikle yapay zekâ uygulamaları olmak üzere teknoloji ile de “işbirliği” yapacaklardır. Teknoloji, avukatların yerine geçmeyecek, daha ziyade hukuki hizmetlerin ve ürünlerin geleneksel hukuk firması ortaklık modelinden daha farklı bir şekilde sunulmasını sağlayacaktır. Teknoloji, avukatların yaptıkları işleri, iş modellerini ve ücretleri yeniden şekillendirmeye devam edecektir.

Avukatlık bir zamanlar hukuki uzmanlığın satılmasından ibaretti. Şu anda ise hukuki hizmetlerin sunumu; hukuk, teknoloji ve süreç/ proje yönetiminden oluşan üç ayaklı bir sandalye gibidir. Avukatların yaptığı işin temelleri çok da fazla değişmemiştir. Asıl büyük değişim, hukuki hizmetlerin ne şekilde, kim tarafından, hangi kaynaklar kullanılarak, nasıl bir kurumsal yapıyla, hangi maliyetle, hangi tür zorluklara göre verildiğiyle ilgilidir ve artık bu hizmetler müvekkillerin beklentileri ile değer algılarına daha uygun bir şekilde verilmektedir. İşte tam da bu yüzden geleceğin avukatının piyasaya tek başına teorik hukuk bilgisinden ziyade çok daha fazla deneyimle girmesi önem arz etmektedir.

Geleceğin avukatının sahip olması gereken beceriler listesi

Uzun bir süre avukatların hukuki hizmetleri temin edebilmesinin tek koşulunun “hukuku ve yasaları bilmesi” olduğu düşünülmüştür. O günler artık geride kaldı. Geleceğin avukatı temel hukuk bilgisini bir takım başka becerilerle birleştirmek zorundadır. Bu beceriler şunları içerir:

  1. Teknolojinin hukuki hizmet temininde ne şekilde yer alacağı ve bunun etkileri (örneğin e-keşif, siber güvenlik, sözleşme yönetimi, hukuki araştırma, vb.) konusunda bilgi ve fikir sahibi olma
  2. Proje/süreç yönetimi becerisi
  3. Temel işletme bilgisi
  4. Müvekkil yönetimi becerisi
  5. İşbirliği içinde çalışabilme yetisi
  6. Satış ve pazarlama bilgisi
  7. Küresel piyasalardaki gelişmeleri anlayabilme
  8. Küresel hale gelen avukatlık mesleğiyle ilgili kültürel bilince sahip olma
  9. Duygusal zekâya sahip olma, kişiler arası ilişkileri yürütebilme becerileri

Duygusal zekânın kritik öneme sahip bir hukuki beceri olduğu birçok kişi tarafından yadsınmaktadır. Yüksek zekâya (IQ) ve kişiler arası becerilere (EQ) sahip başarılı avukatlar, teknoloji, hukuki hizmetlerin sağlanmasına ne kadar nüfuz ederse etsin her zaman başarılı olacaklardır. Doktorluktan sağlık hizmeti sunumuna geçiş yapan doktorlar gibi, geleceğin avukatları da “güvenilir danışman” rolüne geri döneceklerdir. Müvekkillerinin karşılaştıkları zorlukların üstesinden gelmek için verileri yorumlayıp mesleki karar mekanizmalarını kullanacaklardır. Bir açıdan geleceğin avukatları “temele geri dönecekler” ve sadece kendilerinin eğitimini aldığı işleri yapacaklardır.

Teknoloji, hukuk çalışanlarını özgürleştirerek, avukatların sadece mesleğin temeli olan bu işlere odaklanmasına olanak verecektir. Bu durum iki farklı hukuki hizmet sunum modeli arasında sıkışan orta düzey avukatlar üzerinde zaman zaman ciddi bir ekonomik etki yaratacak olsa da, müvekkillere daha iyi hizmet verilmesini sağlayacaktır.

Uzun süredir hukuk firmalarının hakimiyeti altında olan hukuki hizmetler, şu anda alma/satma dinamikleri bakımından tektonik bir değişim geçirmektedir. Bu durum, teknolojide yaşanan büyük değişim ve küreselleşmenin etkisiyle birçok dikey yapıyı radikal bir dönüşüme uğratan mali krizin arkasından ortaya çıkmıştır. Hukuki hizmetler, daha müvekkil odaklı, erişilebilir (7/24/365), teknoloji becerisi yüksek, süreç odaklı, bilgi yönetimi esaslı, maliyet etkin, işbirliğine açık, çevik ve global bir hizmet modelinin hakim olduğu bir alan haline gelmiştir.

İçinde yaşadığımız dönem hukuk girişimcisinin çağıdır. Rekabeti etkisiz kılan, kendi düzenini yaratmış hukuk endüstrisi tarafından konulan düzenleyici bariyerler ya yeniden düzenlemeye tabi tutulmakta ya da işlerini artık daha çok hukuk firmalarının dışındaki hizmet sağlayıcılarına götüren müvekkiller tarafından bir kenara bırakılmaktadır.

Geleceğin avukatı bu dönüşüm sürecinde son derece merkezi bir rol üstlenecektir. Y kuşağı hâlihazırda, yeni teknolojiye ve süreç yönetimine uygun, çevik hizmet sunum modellerini devreye sokarak hukuki alma/satma dinamiklerini etkilemeye başladı bile. Çoğu hukuki “hizmeti” “ürüne” (özellikle uyarlama, sözleşme ve düzenleme alanlarında) dönüştürmeye başlamış durumdalar.

Hukuki hizmetlerin sunumu, artık ekonomisi müvekkillerin istekleriyle uyumlu olmayan, durağan, hiyerarşik ve monolitik modeller olmaktan çıktı. Günümüzde ülkeleri ve hatta kıtaları aşan bir platformda işbirliği yapabilen, tasarlayabilen ve yeni hizmetleri, ürünleri sunabilen küresel bir pazardan bahsediyoruz. Geleceğin avukatlarının, herkesin faydasına olacak şekilde milyonlarca yeni müvekkili pazara çekebilecekleri büyük bir fırsatın hakim olduğu bir çağda yaşıyoruz artık.

Geleceğin avukatı hukuk piyasasını yeniden şekillendirirken hukukun üstünlüğüne sıkı sıkıya bağlı kalmak zorundadırlar. Bu ilke, onların en önemli meselesi olmakla birlikte, avukat olmanın ne demek olduğunu ve birçoğunun cepte gördüğü özgürlükleri muhafaza etme adına mesleğin ne kadar önemli olduğunu sürekli hatırlatan bir yol gösterici olmalıdır.

Geleceğin avukatlarının karşılaşacağı temel zorluklar

Geleceğin avukatlarının karşılacacağı temel zorluklar şunları içermektedir:

Hukukun üstünlüğünün savunulması

Bu ilke, demokrasinin ve demokratik kurumların temelini oluşturmaktadır. Avukatlar ise bu ilkeyi sonuna kadar savunan ve koruyan meslek grubudur. Hukukun üstünlüğü şu anda tüm dünyada kuşatma altında olup, hem bugünün hem de geleceğin avukatları, bu zorlukla mücadele etmek zorundadırlar. Danimarkalı genç bir avukatın kısa süre önce bana dediği gibi “Ben AB’de demokrasiyi cepte gören bir çocuk olarak büyüdüm ama artık böyle olduğunu düşünmüyorum. Meslek olarak avukatlığı seçtiğim için mutluyum çünkü bu meslek sayesinde demokrasi uğruna savaşabilirim.

Adalete erişimin güvence altına alınması

Eğer toplumun anlamlı bir bölümü hukuki olarak kendilerini temsil edecek kişilere tam anlamıyla erişemezlerse hukukun üstünlüğü tehlikeye girer. ABD, Birleşik Krallık ve başka ülkelerde de aynı durum söz konusudur. Hukukun bir dağıtım sorunu vardır; milyonlarca potansiyel müvekkil, rayiç avukatlık ücretini karşılayamadığı için hukuki temsilcisi olmadan mahkeme sürecine devam ederken, piyasada varlığını devam ettirmeye çalışan fakat hiç ya da yeterince iş bulamayan çok sayıda da avukat bulunmaktadır. Bu dengesizliği düzeltmek için bazı araçlar mevcuttur. Geleceğin avukatları avukatlık hizmetlerini yeniden şekillendirmek için teknoloji, süreç/proje yönetimi ve işbirliği gibi yeni hizmet modellerini kolaylıkla kullanabileceklerdir.

Özgür basının korunması; sosyal medyanın ve sahte haberlerin, gerçekleri, kanıtları ve demokratik kurumları çökertmesinin engellenmesi

Özgür basının korunması uzun süredir avukatlar için bir misyon haline gelmiştir. Sosyal medya ise süregelen bu zorluğun kapsamını biraz daha genişletmiştir. Birçok kişi için sosyal medya dürüstlük filtrelerinden yoksun, dakikalar içinde virüs gibi yayılabilen bir “haber” kaynağı ve hatta alternatif bir basın organı haline gelmiştir. Sosyal medya hızla geleneksel medyayı gölgede bırakmakta ve “haber” maskesi altında “alternatif gerçek”, propaganda ve yanlış bilgilendirmeye yönelik küresel bir platform temin etmektedir.

Avukatlar, olgulara karşı agnostik bir tavır içerisinde olan kamuoyu mahkemesinin, yargı sürecini marjinalleştirmesine izin vermemelidir. Buna ek olarak, teknoloji ve süreç yönetimini de kullanarak yargı sistemini bugünün modası geçmiş mahkeme sistemlerine göre daha erişilebilir, çevik, hızlı ve maliyet etkin kılabilmek için geleceğin avukatlarının modernleşme sürecinde liderliği üstlenmeleri gerekmektedir.

Etik standartlara uygunluğun sağlanması

Avukatlık, bazı tahminlere göre yılda 1 trilyon doların döndüğü büyük bir piyasa. Fakat aynı zamanda avukatlık, etik standartların yönettiği bir meslek. Avukatlar, gerek eskiden beri süregelen, gerekse yeni ortaya çıkan etik zorluklarla karşı karşıyadır. Müvekkillerinin bazı işlerde sınırları zorlamaları için avukatlarına baskı yapmaları, ekonomik boyut ve teknoloji etiği bu zorluklardan sadece bazılarıdır.

Geleceğin avukatları, hukukun üstünlüğünü savunmak ve avukatlığın hem meslek hem de bir sektör olarak sahip olduğu ikili karakteri muhafaza etmek için etik standartlara uymak zorundadırlar. “Daha hızlı, daha iyi ve daha ucuz” bir hukuki hizmet temin ederken etik standartlardan asla taviz vermemelidirler. Geleceğin avukatları erişimi ve işbirliğini daha fazla sağlamak, ayrıca müvekkillerinin çıkarlarını daha fazla korumak için mevcut araçları kullanmak zorundadırlar. Bu, özelde münferiden müvekkillerine, genelde ise müştereken topluma karşı sahip oldukları etik sorumluluğun bir gereğidir.

Avukatlıkta çeşitliliğin sağlanması

Dünya artık her zamankine göre birbirine daha fazla bağlanmış durumda. Hukukun üstünlüğü ilkesine halkın güven duymasını sağlamak için avukatlık mesleğinin daha çok çeşitlendirilmesi gerekmektedir. Birleşik Krallık kısa bir süre önce bu yönde cesur bir adım atmış ve “Süper Sınav” uygulamasını devreye sokmuştur. Birleşik Krallık’taki bağımsız Solicitors Regulatory Authority (SRA – Avukatlık Düzenleme Kurumu), resmi hukuk eğitimini, avukatlık ruhsatını alabilmek için ön koşul olarak belirledi.

Temel hukuki ilkelere, mesleki yetkinliğe, çağa uygun gerekli becerilere (proje yönetimi, hukuki hizmetlere uygun teknoloji, müvekkillerle mülakat vb.) dair bilgileri ve deneyimi ölçen bir sınav düzenlemeye başladı. SRA, avukatlık ruhsatını almak için farklı yöntemler sunarak mesleğe girişte avukatların pratik ve uygulama bakımından hazır olmasını sağlamaya çalışıyor. “Süper Sınav” bu şekilde hukuk eğitiminin maliyetini azaltmakla birlikte, mesleki çeşitliliğin de altyapısını kurmuş oluyor. Bu “geleceğin avukatları”nın yaratılmasında diğer ülkelerin de dikkatle incelemesi gereken çok büyük bir adımdır.

 

Çeviren: Ayşe Akıncı Candoğan

 

Not: Bu çeviri Üstad Dergi 5.sayısında (Bahar 2018) yayınlanmıştır.

Benzer Yazılar

Hukuki Açıdan Marka ve Tescil Süreci
Ekokırım Gezegenin Yasal Kalkanı Olabilir mi?
sıcaklık artışı ve MS
Akıllı İlaç Bedellerini Devlet Ödeyecek mi?
Yapay Zekanın Çevresel Etkileri
Kurgusal Karakterlerin Hakları
Bir Avukatın Olağanüstü Mücadelesi
Cumhurbaşkanlığı Örgütlenmesi
Dünden Bugüne Çalışma Hayatında Kadın Olmak -1-
Gönenç Gürkaynak Söyleşisi
Hukuki Açıdan Marka ve Tescil Süreci
Ekokırım Suçu Gezegene Yasal Kalkan Olabilir mi?
Sıcaklık Artışı ve MS: AİHM'de Çarpıcı İklim Davası
Dünden Bugüne Çalışma Hayatında Kadın Olmak -1-
Türkiye İşçi Hukuku
Danışıklı Alt İşverenlik Uygulamaları
Kolektif Sendika Özgürlüğü; Abdullah Şahin vd Kararı Analizi