Birçok ülkede avukatlık mesleğinin icrası yazılı ve sözlü sınavlarda başarılı olma, staj sürecini tamamlama gibi bir takım kriterlere bağlanmıştır. Türk hukukunda da avukatlık mesleğine kabul şartlarına ilişkin değişiklikler yapılmış, bu kapsamda avukatlık sınavı yıllardır gündemde olan ve tartışılan bir konu olmuştur. Avukatlık sınavına ilişkin birçok kez yasal düzenlemeler getirilmiş ve bir çok kez sınava ilişkin hükümler yürürlükten kaldırılmıştır. Son olarak, 24.10.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7188 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile getirilen Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı dolayısıyla bu konuyu tekrar ele almak gerekmiştir.
Cumhuriyetin ilanından sonra avukatlık mesleğine ilişkin ilk düzenleme 03.04.1924 tarihinde kabul edilen “Muhâmât Kanunu” ile olmuştur. Kanun’un 2. maddesinde avukatlık mesleğini icra edebilmek için gerekli şartlar sayılmış olup söz konusu şartlar arasında avukatlık sınavına ilişkin bir düzenleme yer almamıştır.
27.06.1938’de kabul edilen ve 01.12.1938’de yürürlüğe giren 3499 sayılı “Avukatlık Kanunu”nda “Avukatlık mesleğine kabul şartları” 1. maddede sayılmıştır. Söz konusu madde ile avukatlık yapabilmek için “Hakim muavinliği sınavında başarılı olma” şartı getirilmiştir.
19.03.1969’da kabul edilen ve 07.04.1969 tarihinde yürürlüğe giren ve halen yürürlükte olan 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 3. maddesinde ise; “Avukatlığa kabul şartları” arasında, “Avukatlık sınavını başarmış olmak” şartı konulmuştur. 30.01.1979 tarihli, “1136 Sayılı Avukatlık Kanununun Bazı Maddelerinin Kaldırılması, Bazılarının da Değiştirilmesi Hakkında Kanun” ile Kanun’un avukatlık sınavına ilişkin hükümleri kaldırılmıştır.
02.05.2001 tarihli, 4667 sayılı “Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu’nun 3. maddesine, yeniden “Avukatlık sınavını başarmış olmak” şartı getirilmiştir. 28.11.2006 tarihli, 5558 sayılı Kanunun 1. maddesiyle Avukatlık Kanunu’ndaki avukatlık sınavını başarmış olma şartı bir kez daha kaldırılmıştır.
Avukatlık sınavının kaldırılmasına ilişkin yasa hükmü, Anayasa’nın 2. ve 36. maddelerine aykırı bulunarak Anayasa Mahkemesi’nin 15/10/2009 tarihli ve E.: 2007/16, K.: 2009/147 sayılı Kararı ile iptal edilmiş, iptal kararının 08.01.2010 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla sınavın kaldırılmasına ilişkin hüküm yürürlükten kalkmıştır ancak avukatlık sınavına ilişkin uzun bir süre yeni düzenleme yapılmamış, tabiri caizse sınav bir kez daha rafa kaldırılmıştır.
Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararında yer verilen gerekçe avukatlık sınavının gerekliliğinin değerlendirilmesi bakımından önemlidir. Bu bakımdan kararının bir kısmına yer vermek faydalı olacaktır. Mahkeme kararının gerekçesinde;
“Hukuk devletinin olmazsa olmaz koşulu olan “bağımsız yargı”, yargının olmazsa olmaz koşulu olan “savunma” ile birlikte anlam kazanır. Savunma, “sav-savunma-karar” üçgeninden oluşan yargının vazgeçilmez öğesidir. Adaletli bir yargılamanın varlığı, ancak avukatın etkin katılımıyla sağlanabilir. Avukatlığın önemi ve özelliği nedeniyle bu mesleğe girişin kimi koşul ve kayıtlamalara bağlı kılınması, hukuk devletinin ve adil yargılanma hakkının gereğidir.
Avukatın seçkinliği ve üstün nitelikler taşıması, hem kamunun hem de yargının beklediği bir husus olup, bunun sağlanmasında mesleğin gelişmesine katkı kadar mesleğe seçilme de önem kazanır. Sadece temel hukuki konularda eğitilmiş olmak, bir mesleği yürütmek için yeterli olamaz. Mesleki açıdan yetkinlik, stajyerlik gibi özel eğitimlerin yanı sıra mesleğe girişte seçme ya da elemeyi de içerir.
Yasa koyucu tarafından sınavın getirilmesindeki, savunma hakkı ve adil yargılamaya, adaletin gerçekleşmesine ve avukatlık mesleğinin niteliğine dayalı kamu yararının, sınavın kaldırıldığı tarihte de geçerliliğini koruyup korumadığının saptanması, sınavın getirildiği zamandaki koşullar, kaldırılma zamanında değişmemiş ya da ortadan kalkmamış, hatta avukatlık mesleğinin niteliği yönünden çok daha önemli hale gelmişse bunun da değerlendirilmesi gerekir.”
denilerek; avukatlık mesleğinin önemi ve özelliği vurgulanmış, mesleğe girişin koşul ve kayıtlara bağlı kılınmasının gerekliliği ifade edilmiştir.
Avukatlık sınavına ilişkin düzenlemenin sonuncusu bu yazının yazılmasına sebep olan, 24.10.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7188 sayılı “Ceza Muhakemesi Kanunu Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” olmuştur. Kanun’un 3. maddesi ile 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 16. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “taşıyanlardan,” ibaresi “taşıyan ve Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavında başarılı olanlardan,” şeklinde değiştirilmiştir. Değişiklik getirilen 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu’nun 16. maddesi “staj” başlığı altında olup stajyer avukatlığa ilişkin şartları düzenlemektedir. Yapılan değişiklikle avukatlık stajının yapılabilmesi için Hukuk Meslekleri Sınavı’nda başarılı olma şartı getirilmiştir. Avukatlık mesleğine kabul şartlarından birinin “Avukatlık stajını tamamlayarak staj bitim belgesi almış bulunmak” olması sebebiyle de Hukuk Meslekleri Sınavı’nda başarılı olmak, avukatlık mesleğini yapabilmek için ön şart haline gelmiştir.
Diğer yandan, 09.05.2023 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Staj Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 4. maddesinin 2. fıkrasına eklenen “ğ) 24/10/2019 tarihinden sonra hukuk fakültesine kayıt yaptıranlardan 31/3/2024 tarihinden önce mezun olanlar saklı kalmak kaydıyla Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı başarı belgesi,”nin aslının veya e-Devlet kapısına ait barkodlu belge doğrulama uygulaması vasıtası ile kontrolü mümkün örneğinin avukatlık stajı için yapılacak başvuruda Baro’ya verilmesi zorunlu tutulmuştur. Söz konusu maddenin uygulanabilmesi, Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı’nın yapılmasına bağlıdır.
Söz konusu düzenleme ile Yükseköğretim Kanunu’na eklenen “Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı ve İdari Yargı Ön Sınavı” başlıklı maddede, Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı’nda başarılı olma şartı, yalnız avukatlık stajı yönünden değil, hakim adaylığı sınavına girmek ve noterlik stajına başlamak için de getirilmiştir.
İlgili düzenleme kapsamında Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavına ilişkin şu sorular cevap buluyor:
Sınava kimler girebilir?
“Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavına, hukuk fakültesinden mezun olanlar ile yabancı bir hukuk fakültesini bitirip de Türkiye’deki hukuk fakülteleri programlarına göre eksik kalan derslerden sınava girip başarılı olmak suretiyle denklik belgesi almış bulunanlar; İdari Yargı Ön Sınavına, hukuk bilgisine programlarında yeterince yer veren siyasal bilgiler, idari bilimler, iktisat ve maliye alanlarında en az dört yıllık yükseköğrenim yapmış veya bunlara denkliği kabul edilmiş yabancı öğretim kurumlarından mezun olanlar girebilir.”
Sınavda Hangi Alanlardan Sorumlu Olunacaktır?
“Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavında ilgililerin; Anayasa Hukuku, Anayasa Yargısı, İdare Hukuku, İdari Yargılama Usulü, Medeni Hukuk, Borçlar Hukuku, Ticaret Hukuku, Hukuk Yargılama Usulü, İcra ve İflas Hukuku, Ceza Hukuku, Ceza Yargılama Usulü, İş Hukuku, Vergi Hukuku, Vergi Usul Hukuku, Avukatlık Hukuku, Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi, Türk Hukuk Tarihi, alanlarındaki bilgileri ölçülür.
İdari Yargı Ön Sınavında ilgililerin; Anayasa Hukuku, Anayasa Yargısı, İdare Hukuku, Türk İdari Teşkilatı, İdari Yargılama Usulü, Medeni Hukuk, Borçlar Hukuku (Genel hükümler), Ticari İşletme ve Şirketler Hukuku, Hukuk Yargılama Usulü, Ceza Hukuku (Genel hükümler), Ceza Yargılama Usulü, Vergi Hukuku, Vergi Usul Hukuku, Maliye ve Ekonomi, İmar ve Çevre Hukuku, Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi, alanlarındaki bilgileri ölçülür.”
Sınav Hangi Sıklıkla, Hangi Kurum Tarafından Yapılacaktır?
“Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı yılda en az bir defa, İdari Yargı Ön Sınavı ise iki yılda en az bir defa olacak şekilde Adalet Bakanlığı ile imzalanacak protokole göre Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı tarafından yapılır.”
Sınav Hangi Usulde Yapılacaktır? Başarılı Olma Şartı Nedir?
“Sınavlar test şeklinde yapılır. Sınavlarda çoktan seçmeli en az yüz soru sorulur ve yüz puan üzerinden en az yetmiş puan alanlar başarılı sayılır.”
Sınava İlişkin Değişiklik Kimleri Kapsamaktadır?
“Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavında veya İdari Yargı Ön Sınavında başarılı olma şartı, ilgili yükseköğretim kurumlarına bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten (24.10.2019) sonra kayıt yaptıranlar hakkında uygulanır. Ancak başarılı olma şartı, 24/10/2019 tarihinden sonra ilgili yükseköğretim kurumlarına kayıt yaptıranlardan 31/3/2024 tarihinden önce mezun olanlar bakımından uygulanmaz.
Mevcut düzenleme yukarıdaki sorulara cevap vermekle birlikte Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavına ilişkin cevap bulamayan sorular da vardır. Bunun sebebi, Kanun’da “Sınavların yapılma şekli ile sınavlara ilişkin diğer hususlar Hâkimler ve Savcılar Kurulu, Yükseköğretim Kurulu, Türkiye Barolar Birliği ve Türkiye Noterler Birliğinin görüşü alınarak Adalet Bakanlığı tarafından çıkarılan yönetmelikle düzenlenir.” denilmiş olduğu halde, yıllar geçmesine rağmen bu hususta bir yönetmelik çıkarılmamış olmasıdır.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 19.12.2023’de yaptığı açıklamada, “Hukuk fakültesini tamamlayan kardeşlerimizin artık bir ön elemeden geçmesi gerekiyor. Mezunlar, 2024 yılından itibaren Hukuk Meslekleri Giriş Sınavı’na girmeden avukatlık stajına başlayamayacak, hakim ve savcı yardımcılığı sınavına giremeyecek.” demişse de ilgililer tarafından bu hususta çalışma yürütülüp yürütülmediğinin dahi bilinmemesi nedeniyle sınavın yapılıp yapılmayacağı, yapılacaksa ne zaman ve hangi şartlarda yapılacağı konuları belirsizliğini koruyor.
Yukarıda yer verilen Anayasa Mahkemesi kararı, avukatlık mesleğine kabulde sınav şartının gerekliliği konusunda önemli noktalara ışık tutmuştur. Ancak günümüzde sınavın gerekliliğini işaret eden başka konular da var.
Bu konulardan biri, belki de en önemlisi son yıllarda hızla artan avukat sayısıdır. Türkiye Barolar Birliği’nin 31.12.2023 tarihli verilerine göre Türkiye genelinde barolara kayıtlı 185.749 avukat bulunuyor. Barolara kayıtlı avukat sayısı bir önceki yıla göre 11.196, son beş yılda ise 68.970 artmış durumda. Bu veriler, son beş yılda avukat sayısının yaklaşık %60 oranında arttığı sonucunu veriyor. Bunun sebebi olarak plansız şekilde açılan üniversiteler gösteriliyor. Hukuk fakültelerinin sayısının dolayısıyla hukuk bölümündeki kontenjanların artması, hukuk fakültesine girebilmek için gerekli başarı puanının çok düşük seviyelere getirilmesi, çok sayıda açılan hukuk fakültelerinin yetersiz şartlara sahip olması gibi konular avukatlık mesleği için olumsuz bir durum yaratıyor. Buna ilişkin olarak Baro Başkanlarının Aralık 2006’da yayınladığı bildirideki şu değerlendirmeye katılmamak mümkün değil: “Avukatlık Sınavı’nın, sadece vatandaşları ehil olmayan meslek sahiplerinden korumak için değil, aynı zamanda öğrenci adaylarını ehil olmayan hukuk fakültelerinden korumak, hukuk eğitiminde sağlıklı rekabeti sağlamak için de gereklidir.“ Bu bakımdan avukatlık mesleğine kabul şartı olarak sınavın getirilmesinin tek başına sorun çözmede yeterli olmayacağı açıktır. Üniversitelerin kontenjanlarının azaltılması ve mevcut hukuk fakültelerindeki eğitimin iyileştirilmesine yönelik çalışmalar yapılması gereklidir.
Avukatlık sınavının gerekliliğine ilişkin yaygın bir görüş bulunsa da diğer taraftan meslek sınavında başarılı olamayan hukuk fakültesi mezunlarının durumu da düşündürücüdür. Mevcut koşullarda birçok meslektaşımızın iş bulma konusunda zorluk yaşadığı, birçok meslektaşımızın asgari ücret karşılığında çalışmak zorunda kaldığı gerçeğinin yanında Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavının bu durumu daha da kötüleştirmemesini umuyoruz.